Estetik Merkezleri Yeterince Estetik Mi
Birazcık Doğal Olsak
Geçen gün Kadıköy’de yürüyordum, bir genç elinde küçük bir kağıt parçasıyla
dikkatimi çekmeye çalıştı. Önce görmezden geldim, yürümeye devam ettim.
Arkadaşlarım beni bekliyor, birlikte kahve içip sohbet edeceğiz. Vaktim kısıtlı,
kızım tiyatro eğitiminde, işlerimi de halledip, gidip onu alacağım. Planlarımın
bozulmasından da hiç hoşlanmam. Zamanla girdiğim yarışlarda hep o kazanır, bu
sefer kararlıyım kafamdakileri vaktinde bitirmeye… Genç de kararlı, işini yapacak.
Önüme atladı. Kağıdı elime tutuşturdu. ‘Alın hanımefendi, benden çıksın,’ dedi.
‘Ama işime yaramayacak, çevre kirliliği bu!’ dedim. ‘Anladım, siz öğretmensiniz.’
dedi gülerek. ‘Ben de öğrenciyim. Bakın burası sıradan bir estetik merkezi değil.’
dedi ve saymaya başladı.
Botoks, dolgu, kaş kaldırma ve adını ilk defa duyduğum bir sürü işlemden, onları
estetik cerrahın yaptığından, işlemlerden sonra kendimi ne kadar iyi ve güzel
hissedeceğimden bahsetti. Yüzüne bakıp gülümsedim. Estetik cerrahiye
inanmadığımı ve bunların hepsinin kadına şiddet içerdiğini, ayrıca kendimi gayet
güzel hissettiğimi söyledim. Şaşırdı ama işini yapmak zorunda olduğunu,
üniversite masraflarını bu şekilde karşıladığını, içeri girip hiç olmazsa medikal cilt
bakım fiyatını sormamın onun için ne kadar önemli olduğunu söyledi. Öğrenci
olunca kıyamadım tabii, bir faydam olacaksa olsun dedim içimden ve girdim içeri.
Mr Spock Estetik Merkezleri
Uzay filmi kahramanı görünümlü bir çok kadın vardı içeride. Kaşlar Mr. Spock’ın
kaşlarına rakip, gözlerde şaşkın bir ifade (Herhalde benim yüzümün henüz işlem
görmemiş olmasına şaşırdılar.) tırnaklar alabildiğine uzun, renk renk, pırlantalısı
bile var… Ben de hepsini bir arada görünce şaşırdım, ne yalan söyleyeyim. Sanki
yetmişlerin ortalarına geri dönmüşüz de Uzay 1999 dizisine beni konuk oyuncu
olarak almışlar gibi… Neyse benimle ilgilenecek kişi geldi, fiyat görüşmesi için bir
odaya gittik. Yüzüne bakınca otuzlarında görünen bu genç kadının biraz
konuştuktan sonra aslında yirmili yaşlarda olduğuna, güzellik uğruna yaptırdığı
işlemler ve ağır makyajından dolayı öyle gözüktüğüne kanaat getirdim. Birbiriyle
tutmayan bir sürü fiyat ve indirim tekliflerini dinledim, estetik bir gülümsemeyle
kendilerine karar verdikten sonra uğrayacağımı söyleyip çıktım, arkadaşlarımı
daha fazla bekletmek istemedim.
Zaten tanışma kısmında bende yeterince güven uyandırmayan hiç bir işletmeye
elimi kolumu kaptırmam. Her cümlede aslında yeterince güzel olmadığımı vurguladıkları ve konuşmaları yeterince estetik olmadığı için kıymetli vaktimden
çalan bu firmaya da bir daha uğramamaya karar verdim.
Estetik Merkezleri Yeterince Estetik mi?
Benim tepkimle karşılaşan üniversite öğrencisine açmadım fikrimi ama buraya
yazmadan şuradan şuraya gitmem. Estetik adı altında kadına duygusal şiddet
uygulanıyor. Hem de tüm toplum tarafından, tıp doktorları tarafından, estetik
uzmanları tarafından, doğru beslenmenin ne olduğundan bihaber, kendini
diyetisyen ilan edenler tarafından, kendi kişisel gelişimini tamamlayamamış
‘personal trainer’lar tarafından, yakın arkadaşlar tarafından… gerisini siz sayın…
Şöyle bir bakın size kim şiddet uyguluyor diye…
Estetik mi, Estetikli mi?
Öyle bir hale geldik ki, dışarıdan biri yüzümüze, bedenimize bir dokunuş
yapmazsa yeterince güzel ya da yeterince iyi olmadığımızı anlatıyor sürekli
birileri. Her an tacize uğruyoruz sözde estetik tutkusu adı altında. İncecik bir
bedenimiz olmazsa insan içine çıkmamalıymışız gibi bir his var içimizde. Genç
görünmek için kendimize etmediğimiz kalmıyor. Sanki her birimiz birazdan
ekranlarda hayranlarımızla buluşacakmışız gibi…
Kişisel bakımımızı düzenli yapmamızın önemi tartışılmaz. Sağlıklı olmak için
ideal kiloda kalmamızın da… Girdiğimiz ortamlara renk saçmamızın, neşe
götürmemizin de… insanın bütün olarak estetik olması ve görünmesidir önemli
olan. Fiziksel ve ruhsal sağlığı yerinde, eğitimli ve bakımlı insan, kadın erkek fark
etmeksizin güzeldir, estetiktir. Eğitimden kastım okuduğumuz okuldan, aldığımız
derslerden, takdir ve teşekkürlerimizden bağımsız bir şey. karşımızdakilerde
bıraktığımız ilk izlenim, insanları selamlamamızdan tutun da, kime nasıl
davrandığımıza, yaşadığımız topluma kattıklarımıza kadar sayabileceğimiz her
şey güzelliğimizi anlatır karşımızdakine.
(Kimse bıraktığı ilk izlenim berbat olan birinin kaç yabancı dil bildiğiyle ya da kaç
havuz problemi çözdüğüyle ilgilenmez.)
Bir çok aile büyüğümü, anneannemi, babaannemi buruş buruş yumuşacık elleri ve
gülen gözleriyle hatırlıyorum. İkisi de bana çok güzel görünüyorlardı. Hiç de
şaşırmıyorduk nasıl da buruşmuşlar diye. Bence onlar bizim nesle göre çok
şanslıydılar. Bahçeden topladıkları sebze meyveleri, pazardan aldıklarında da bir
başkasının bahçesinden toplandığına emin oldukları yiyecekleri yediler,
çocuklarını ve torunlarını da böyle büyüttüler. ‘Bu daha düzgün görünüyor, hepsi
fabrikadan çıkmış gibi.’ deyip en düzgün domates salatalığı değil de en mis gibi kokanını sofralarına koydular. Ciltlerini kozmetik ürünlerle değil, salatalık
kabuklarıyla, nemlendirdiler.
Peki Bize Ne Oldu?
Ben çocukken her şey mevsiminde yenirdi. Kışın yenen yaz sebzelerine turfanda
denirdi. Şimdiki gençlerin, çocukların turfandanın anlamını bilmesini bir kenara
bırakın, hayatlarında duymadıkları bir kelime bu. Her şeyi her mevsim
bulabiliyoruz ama çocuklarımız hangi sebzenin meyvenin hangi mevsimde
çıktığını bilmiyorlar. Doğal olmayan yollarla yetişen sebze meyveler bize ve
cildimize iyi gelmiyor. O zamanlar gençlerin yüzleri yediklerinden içtiklerinden
olsa gerek, renkliydi. Kızlar çok da makyaj yapma gereği duymazlardı. Şimdiyse
yüzü, bedeni bir çok işlem görmüş, yüzünde yaşadıklarından tek bir çizik
kalmamış bir çok kadın, onların da küçücük yaşında saçını boyatan ve makyajsız
yan odaya dahi geçmeyen kızları var. Sanki daha çirkin bir nesil gelmiş dünyaya
son yıllarda da bir estetik seferberliği başlatılmış gibi. Saç kıran girmiş de kaşlara
herkes dövme yaptırmak zorunda kalmış gibi…
Sonumuz Ne Olur Bilinmez
Benim bir fikrim var aslında; bugün nasıl organik sebze ve meyve aranıyorsa,
yakın gelecekte de organik kadınlar aranıyor olacak. Bu sefer de, toprağımız suni
gübrelerle ilaçlarla nasıl bozulduysa, estetik, estetik merkezleri ve kozmetik
dünyasının yeniden yarattığı kadınlarımız eski hallerine dönemeyecek. ‘Kaşı
kendinden bayan eleman aranıyor!’ yazısını da göreceğiz iş ilanlarında.
Anneanne, babaanne, teyze, hala ve anneleri estetikli çocuklar, genleriyle onların
burunlarını, elmacık kemiklerini geri getirecek dünyaya. (Gerçekle yüzleşmek iyi
gelir belki herkese.) Böylelikle ailelerine benzemeyen çocuklar, aynı yere estetik
yaptırdıkları için birbirine benzeyen bir dolu kadın olacak. Tanıdıkları kadınların
göğüslerine estetik müdahale yapıldığı için yer çekimine inanmayan nesiller
yetişecek belki de. Ey gidi Newton! Kemiklerin sızlamıyordur umarım.
Önemli Not: Sözüm işinin ehli, tıbbi müdahale gerektiren durumlarda destek olan
doktorlara ve gerçek beslenme uzmanlarına değildir.
Bu yazıdaki tüm kurum kuruluş ve kadınlar, kadına şiddet uyguladığını anlattığım
kişiler gerçektir.
Bir not da bu yazıyı okurken kıs kıs gülen beylere! Hiç sevinmeyin adınız yazıda
geçmedi diye. Siz bu estetik şiddetinin baş sorumlususunuz belki de.