GüncelUncategorized

Aşkımız Online

Onlinelaştıramadıklarımızdan mısın?

Sen de fark ettin mi, ne çok şey değişti hayatımızda son birkaç haftada. Neredeyse hiç girmediğimiz
evlerimizden çıkamaz olduk. Yeme içmeden tut da uyku düzenimize kadar her şeyimiz bambaşka.
Evlerden çıkamadığımız şu zaman zarfında zorunlu olarak teknolojiye yüklendik. Bu konuda en
zayıfımız bile hiç değilse, biraz ilerledi. Hep birlikte ONLINE olduk.

Dersimiz Online

Uzaktan öğretim hemen başladı. Şaşılacak derecede uyum sağladık online öğretime. Öğretmenler de
online, öğrenciler de. Çok da zor olmadı alışmak. Mikrofonu ve kamerayı nereden açıp kapadığımızı
bilmemiz, şarj aletini yanımızdan ayırmamamız teknik olarak yeterli. Öğretmenler kitaplıklarının
önüne kurdular sanal kürsülerini, çocuklarınki biraz değişken oldu sadece. Kimi çalışma odasında
masasında, kimi yatak odasında yatakta yuvarlana yuvarlana geçti öğrenme sürecine. Şu günlerde
evlerin en hareketli yeri olan mutfağı tercih edenler bile oldu. Kameraları da açıksa öğretmenleri ve
arkadaşları yemek programı izler gibi yumurta çırpıp kek yapan anneleri, çayını afiyetle yudumlayan
babaları da keyifle izlediler. Bakanlık uygun görürse onlara da yaptıkları başarılı çalışmalar için puan
vermeye başlayacağız.

Yönetim Online

Şirketler toplantılarını ve iş görüşmelerini online yapmaya başladılar. Öğretmenlerin kürsüsü,
öğrencilerin sırası gibi yöneticilerin koltuğu da kaydı gitti altlarından. Eğitim camiası için sorun değil
de üst düzey yöneticilere ayıp oldu biraz tabii. Koca koca şirketleri yönetenlerin tek yetkisi
mikrofonların sesini kısmak oldu. Tabii dekor önemli; onlar da geçtiler klasiklerle dolu kitaplıkların ya
da gösterişli tablolarla dolu duvarların önüne. Güç gösterisi, kimin evinde hangi tablo var şeklinde
devam ediyor.

Siviller Online

Hayatı sivil yaşayan, herhangi bir okul ya da kurum için çalışmayanlar da eksik olmasın, zorunlu
modaya uydu ve online oldular. Çocuklar Hangouts Meet üzerinden görüşür de onlar görüşemezler
mi? Eş, dost akraba herkes online oldu. E haliyle grup halinde ekran görüntüsü paylaşmak in, selfie
paylaşmak out son günlerde. Kim ne yapsın senin pandemi günlerinde aldığın kilolarınla çektiğin
selfielerini? Ya eski selfielerini paylaş ya da modaya uy.
Evde kal günlerinden önce imkanları olduğu halde hiç görüntülü görüşmeyenler de başlayınca
görüntülü görüşmelere Internet çöker sandık önce ama bir iki yavaşlama dışında hiç etkilenmedi iyi
mi! Oldu mu sana her şey online? Yürüyen televizyon kanalına döndük. Instagram’dan hep birlikte
canlı yayın yapıyoruz, kimse kimseyi izleyemiyor kendi de yayında olduğu için ama olsun. Hani herkes
bir gün beş dakikalığına da olsa ünlü olacaktı ya, belki o gün bugündür.
Zorunlu moda bu: Her şey, herkes online. Sanat, müzik, spor online; Dans, yoga, meditasyon online;
Çay, kahve sohbetleri, iftarlar online. Herkes herkesin evinde. Ne gizlimiz kaldı ne özelimiz. Kimin
evinde hangi fincandan var biliyoruz. Kapıdan içeri sokmayacağımız insanları evimizin en sevdiğimiz
köşesine davet edip duruyoruz birtakım uygulamalarla, bazen zorunlu olarak bazen de ipin ucu
kaçtığından. Özel alanlarımız daralıverdi birden. Bir bakıyorsun ev kalabalık. Çocuğunun odasında bir
sınıf dolusu afacan, evin salonunda eşinin iş arkadaşları. O sarışın da baş köşeye geçmiş oturmuş! Ne
o, sosyal mesafeyi koruyoruz! Bu günler geçince birbirimize nasıl mesafe koyacağımızı bilenimiz yok.

Aşkımız da Online

Bir de aşıklar var tabii. Yazık onlar da haftalardır görüşemiyorlar. Sosyal mesafe en çok onları etkiledi
haliyle. Yazışıp, konuşup duruyorlar. Benim gönlüm de yazışmalarından yana. Görüntülü görüşmeler
gecemizin gündüzümüze karıştığı, yüzümüzün gözümüzün şiştiği şu günlerde pek de iyi gelmeyebilir.
Biraz daha özleşmekte fayda var. “Yok ben çok özledim. İlla görüntülü görüşeceğim!” diyorsan lafım
yok. Ancak birkaç öneride bulunmadan da şuradan şuraya gitmem. “Burası benim evim, nasıl rahat
ediyorsam öyle dolanırım.” deme. Üzerindeki pazen pijamayı çıkart, yerine henüz almadıysan sipariş
ver, kapına bir saten pijama gelsin, onu giy. Az romantik ol! Masraf istemiyorsan, günün her anında
şık bir kıyafetle oturmayı göze al, görüşmenin ne zaman başlayacağı belli olmaz. Aşk görselliğe önem
verir, sen de ver. Telefonunun ya da bilgisayarının kamerasını hep temiz tut, bulanık görüntü
karşındakinin hisleriyle oynamasın. Hafif makyaj yap. Evet, erkek de olsan yap! Gündüz güneş, gece
ışık suratını ay parçasına çevirip parlatmasın. (Film çekilirken boşuna o kadar makyaj yapıp,
tutmuyorlar o şemsiyeleri, badana fırçası kılıklı koca sopayı. Adamlar ışığı ayarlıyor, sen de ayarla.) O
kamerayı aşağıdan tutup gıdını çekme. Mümkünse biraz yukarıda tut, görüntün ince çıksın. “Profilim
iyi benim.” diyenlerdensen yandan yap çekimini. Yine de ekranın olmadık yerde donup, güldüren
ayna görüntüsü verebileceğini, bu anlık donmaların karşındakini senden soğutabileceğini aklının bir
köşesinde tut. Tabii gönül isterdi ki ekrandan ekrana bir geçiş olsun, hiç olmazsa el ele tutuşun. Onu
da buldular da özellikle aşıklar sosyal mesafeyi koruyamaz diye piyasaya sürmüyorlar. Tavsiyelerimi
unutma. Yerine getiremiyorsan sadece yaz ya da konuş. Aşkın Zoom’unu çıkartma!
Yazarın Notu: Bu yazıda kullandığım İngilizce kelimeler ve onlara eklediğim Türkçe ekler için
okuyucularımdan özür dilerim. Çok saçma göründüklerinin farkındayım. Ancak dönemin hızına henüz
TDK müdahale etmediğinden, Türkçe ve İngilizce kelimeler birbirine karıştı. Ben de günümüz
şartlarına uyarak onları birbirinden ayıracak işaretler kullanmamayı tercih ettim. Online yerine
“çevrimiçi” kelimesini aklıma ‘Ne dolaplar çeviriyor bunlar!’ı getirdiğinden özellikle kullanmadım.
Aşkı doya doya yaşayabileceğimiz günlere çıkabilmek dileğiyle…

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu