Deneme

Siz Hangi Masal Kahramanısınız?

SİZ O MASALI BİR DE BENDEN DİNLEYİN.

 

SİZİN MASAL KAHRAMANINIZ KİM?

Masallarla büyüdük hepimiz. Hayallerimizde masalların içine girip, kahramanlarıyla buluşur, hatta onlardan biri olurduk çocukken. Okuduğumuz, dinlediğimiz masallardan bilinç altımıza yerleşen inançlar, beklentiler ve umutlar hayatlarımızı yönlendirmiş olabilir. Hayal ürünüyle gerçek arasındaki ayrımı yapmayı öğrendiğimizdeyse masallardaki gibi bir dünya olmadığını fark edip kabullenmek bir çoğumuza ağır gelmiştir.

Herkesin çok sevdiği bir masal ve diğerlerinden daha çok sevdiği bir masal kahramanı mutlaka olmuştur. Benim kahramanım, çoğu masaldaki kahramanlardan farklı, kendine has bir karaktere sahip, her nasılsa masalcı Grimm Kardeşlerin yıllarca uyumak, saçlarını uzatmak, önüne çıkan ilk beyaz atlıyla sarayına gidip evlenmek ve sonsuza dek mutlu mesut elma kemirmek gibi fantezilerinden kaçmayı başarmış olan KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ.

SİZ O MASALI YANLIŞ BİLİYORSUNUZ!

Kırmızı Başlıklı Kız ne bir prens gelsin onu ormandan kurtarsın diye beklemiş ne de kurbağaları öpüp prense dönüştürmeye kalkmıştı. Doğa hayranı bir çocuk olarak yetiştirmişti kendini. Annesi sürekli mutfakta kurabiye denemeleri yaptığından kızının yetişme çağına pek yetişememişti. Kırmızı Başlıklı Kız her seferinde kurabiye dolu sepeti annesinin elinden kapıyor, artık ezberlediği tembih cümlelerini dinlemeden koşarak ormanın derinliklerinde kayboluyordu. En sevdiği oyun haline gelmişti ormanda kaybolmak.  Nasıl olsa şu yaramaz Kurt onu her seferinde buluyordu. Büyükannesi artık iyice yaşlandığı ve takma diş kullandığı için annesinin onun için yaptığı sert kurabiyelerden yiyemiyordu. Zaten formuna çok özen gösteren Büyükannesi glütensiz beslendiğini söylüyordu. Bir de karbonhidrat libidosunu mu ne düşürüyormuş… ne demekse!

Kırmızı Başlıklı Kız büyükannesinin evinin yolunu ezbere bilen Kurt’un peşine takılıyor, sepetteki kurabiyeleri artık dost olduğu Kurt’a ikram ediyordu. Kurt da ona ormandaki tüm güzellikleri gösteriyor, birlikte karınca yuvalarını, yılan deliklerini ve koca koca örümcek ağlarını inceliyorlardı. Bazen Kurt kendisini inceliyormuş gibi geliyordu ona ama önemsemiyordu Kırmızı Başlıklı Kız. Birlikte tüm patika yollarda dolaşıyorlar, hedefe tam da onun sevdiği gibi yolu uzatarak gidiyorlardı. Ama olsundu, geç de olsa ulaşıyorlardı ya… Arada dolaşırken nereden geldiğini anlayamadıkları fasulye tohumlarını topluyorlardı. Büyükannesi bu tohumlarla tarlasında organik fasulye yetiştireceğini söylüyordu.

Kurt onu diğer masal kahramanlarıyla da tanıştırıyordu. Bir keresinde ormanda kötü kalpli kraliçeden kaçan prensesi evlerinde saklayan yedi tane cüceyle karşılaşmışlar, onlarla birlikte Prenses formunu korusun diye altın çilek toplamışlardı. Bir keresindeyse kuledeki bitli kızı görmeye gitmişler, Kırmızı Başlıklı Kız bu kızın kırık dolu saçlarını sarkıtıp yedi cücelerden birini yukarı çektiğini görmüştü. Az ötede dere kenarında ağzı yüzü siğil içinde dolaşan deli bir kızla sohbete dalmışlar, kız onlara o gün tam on beş kurbağa öptüğünü, prense dönüşmedikleri için onları akşama çorbaya katacağını söylemişti. Kırmızı Başlıklı Kızın midesi bulanmış bir ağacın gölgesinde oturmak istemişti. Tam o sırada Kuleye tırmanan Cüceyi önlerinden geçerken görmüşlerdi. Niye saçma salak sırıtıyordu acaba o öyle?

Kırmızı Başlıklı Kız nedense bu masal kahramanı kızlardan hiç hoşlanmıyordu. Hepsinde yok prensle evleneyim, yok saraylı olayım, yok kırk gün kırk gece düğünümüz olsun sevdası vardı. Kendileri için ne dar hayallerdi bunlar… Ormandaki en eğlenceli masal kahramanı Kurt’tu bir kere. Gerçi oda arada ‘Sen iyice serpildin, şöyle etine buduna, Kırmızı Başlıklı Kız!’ deyip pis pis sırıtıyor, ağzının kenarlarından salyaları akıyordu. Kırmızı Başlıklı Kız kilosuyla dalga geçilmesine bozuluyor ama Kurt’la ormanda kaybolmayı çok sevdiğinden pek de oralı olmuyordu.

Yine mantar toplayıp büyükannesine götürdükleri bir gün Ormancı’yı büyükannesinin evinden, şu kuleye tırmanan cücenin suratında gördüğü ve anlam veremediği gülümsemeyle çıkarken görmüş nedense pek iyi hissetmemişti. Büyükannesinin evini ilk defa böyle dağınık görüyordu. Soruları peş peşe sıralamıştı hemen: ‘Neden her yer dağılmış, Büyükanne?’, ‘Saçlarını açmazdın sen. N’oooldu, Büyükanne?’, ‘Elbiseni ters mi giydin sen, Büyükanne?’, ‘Ormancı neden geldi, Büyükanne?’. Büyükannesi saçma sapan cevaplar vermiş, Kırmızı Başlıklı Kız hiçbir şey anlamamıştı. Nedense o da sırıtıp duruyordu. Ormancıyı gördüğünü annesine söylememesini tembihlemişti. Kendisi de Kurt ile arkadaşlıklarını sır gibi saklamaya devam edecekti böylece. Bir de eve döndüğünde annesine neden geç kaldığını açıklayabilsin diye cebinden bir kâğıt parçası çıkarıp Kurt’a vermiş, kâğıtta yazanları birlikte okumalarını söylemiş ve bugün hepimizin bildiği Kırmızı Başlıklı Kız masalının yazılı olduğu kâğıdı Grimm Kardeşlere götürmesini istemişti.

Kurt masalı Grimm Kardeşlere götürdü. Kırmızı Başlıklı Kız olanları Büyükannesinin anlattığı gibi annesine anlattı. Annesi inandı, ben inandım, sen inandın.

Gökten üç elma düştü. Üçünü de Kırmızı Başlıklı Kız yedi. Biri göbeğine gitti, biri basenlerine, biri de evet, evet… aklına ilk gelen yerine…

 

İçimizdeki muzip çocuğu özgür bıraktığımız bir hafta olsun.

 

Görsel: <a href=’https://www.freepik.com/vectors/background’>Background vector created by narukistudio – www.freepik.com</a>

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu